En son Amerika kaynaklı 2008 krizinden sonra daha doğrusu tam krizin ortasında Kasım 2010 dan beri TCMB'nın izlediği para politikası zorunlu karşılıklarla oynamak olmuştu ve alışıla gelmiş faiz kalemine pek dokunmuyordu. Bir süre bu böyle devam etti hatta kimi ekonomistler bu uygulamanın gerçekten farklı olacağını ve geleceğe dönük yapısal sorunları da giderebileceğini düşünüyordu.
Belirlenen bu araçla gerçekleştirmek istenen amaçlar bütünü temel olarak kredi hacminin daraltılması iç talebi daraltarak cari açığa etki etmek ve tl/döviz hacmini dengeleyerek istikrarlı bir döviz kurunu elde etmek istiyordu. Bu politika aracı kimine göre doğru kimine göre yanlıştır. Ancak eğer siz faizle fazla oynamak istemiyorsanız ve zorunlu karşılıklarla bu hedeflere ulaşmayı amaçlıyorsanız bu hafta açıklanan bazı makro ekonomik verilere bakarak değerlendirme yapabiliriz.
Katılım bankaları hariç bankacılık sektörü kredi hacmi yıl başından bu yana yaklaşık yüzde 27,5 oranında büyüdü.
Bilmem hatırlar mısınız Başbakan yardımcısı Ali Babacan Bankalara karşı sert tehditler savuruyordu ve neticesinde bir banka yöneticisi istifasını sunmuş ve bu şartlar altında çalışamayacağını söylüyordu. Peki neydi bu gerginlik? Babacan Bankalar'a fazla kredi vermemeleri, mali disipline uymaları konusunda uyarıda bulunmuştu ve sürekli bankaların maliyetlerini yükselterek kredi hacmini daraltmayı ve iç talebi sakinleştirmeyi amaçlıyorlardı. Ancak 2011 yılının sonlarına geldiğimizde kredi hacmi yüzde 27.5 oranında artış göstermiş durumda. Ayrıntılar..
Bir diğer önlenmek istenen sorun ise ödemeler dengesi ve cari açık. Bunun için iç talebi zorunlu karşılıklarla dolaylı olarak etkilemek ti. ancak cari açık gibi kronikleşmiş sorunu ve her gün birazdaha arttığını hepimiz biliyoruz. Ayrıntılar..
Sonuç olarak benim ima etmek istediğim kesinlikle izlenen politikanın yanlış olduğunu ve ya banka yöneticilerinin bu politikayı yanlış uyguladıkları değildir kesinlikle. Bir iktisatçı olarak para politikası araçlarının kısa dönemde etkili olduğunu bilmekteyim ve nitekim bakın 1 yılın sonunda bu araçlar yetersiz kaldığı gözlemleniyor. Acaba MB dışında Devlet bu politikaları destekleyecek ne gibi maliye politikaları izledi? Biz iktisatçılar, maliyecileri zaman zaman dışlarız ancak bu noktada Maliye Politikaları ile ancak ve ancak yapısal sorunlarımızı çözebiliriz.
Bence Yapılması Gereken: Öncelikle Maliye Bakanı Şimşek'in övünerek bahsettiği Bütçemizin Fazla olması durumunuFaiz Dışı Fazla olduğunu kamuoyuna bildirmesi ve bütçenin fazla vermesi için insanların refahlarını düşürmesi yerine Para Politikası araçlarının daha etkin olabilmesi için Bütçenin ağzını açması ve reel yatırımlarla hem istihdamı arttırması hem de iç faktörler ön plana çıkacak şekilde ithal mallara ikame yaratmalıdır. Merkez Bankası ise yıllar boyunca üzerimizde oynanan düşük kur yüksek faiz politikasını biraz olsun terketmeli ve faizleri olabildiğince düşürmesi gerekir. Döviz Kuru için ise ihracat yapılabilir düzeyde tutması yeğlemelidir. 1.9 lara yükseldiğinde hemen döviz ihaleleri yapmasına gerek olmamalıdır. Tabi bu noktada da yabancı yatırımcıların ve paradan para kazananların borçlarının ve devamlılığının sürdürülebilirliği ciddi anlamda tartışma konusu olacaktır..
Efraim Yağarkar 09.10.2011
0 yorum:
Yorum Gönder